FİNANSAL PİYASALARA BAKIŞ 8

FİNANSAL PİYASALARA BAKIŞ 8

 Sakin başladığımız haftada gündem hafta sonuna doğru hızlandı ve hafta sonunda petrol piyasasındaki gelişmeler ile zirveye ulaştı.

 Cumartesi günü Suudi Arabistan’ın en büyük petrol sahalarından Abqaiq ve Khuraris’e düzenlenen drone saldırıları sonrasında üretim kaybının 5.7 milyon varil/gün olduğu belirtildi. Bu kayıp ülke üretiminin yarısından fazlasına tekabül ediyor. Yetkililer normal üretim seviyesine dönülmesinin birkaç hafta alabileceğini belirtirken Trump yönetimi gerekmesi halinde ABD stratejik rezervlerinin devreye sokulabileceğini iletti. Ayrıca Suudi Arabistan stoklarının durumu hakkında petrol şirketi Aramco’nun açıklamaları izleniyor olacak. Petrol piyasasına baktığımızda sene içinde $80 üstüne gören ancak son haftalarda $60 üzerinde kalmakta zorlanan brent petrol dikkat çekiyor. OPEC ile Rusya’nın işbirliği sonrasında toparlanan fiyatlar İran yaptırımlarının devreye gireceği beklentisi ile zirveyi görmüş ancak global resesyon spekülasyonları ile ABD – Çin ticaret savaşı petrolün bu seviyelerde kalmasını engellemişti. Piyasa oyuncuları OPEC+ (OPEC ve Rusya) toplantısında alınan kararlardan daha fazlasını beklese de son dönemde Rusya’nın üretim kısma konusunda eskisi kadar istekli olmaması öne çıkıyor. Öyle ki Rusya 2020 bütçesi senaryolarından birinde brent petolü $25 olarak baz alarak olası riskleri göz önüne almış görünüyor. Ayrıca özellikle son 2 yıldır piyasayı domine eden OPEC+ kesintisinin yanında piyasa yeni bir hikaye arayışında. Ticaret savaşlarının yayılacağı ve global talebin gerileyeceği beklentisinin yanında geçtiğimiz hafta ABD’nin İran üzerindeki bazı yaptırımları kaldırabileceği haberi İran petrolünün yeniden piyasa dönebileceği ihtimalini de gündeme getirmişti. Ancak bu ihtimal ABD tarafından hızla yalanlansa da Fransa’nın görüşmelere aracılık etmek için böyle bir adım beklediği ifade ediliyor. Suudi Arabistan’daki saldırılar için ABD’nin İran’ı suçlaması ile fiyat üzerinde baskı yaratan diğer bir etken olan bu ihtimalin kısa vadede ortadan kalktığını görüyoruz.

 Bir küsen bir barışan ABD ve Çin’den bu hafta umut vaad eden adımlar izledik. ABD’nin $250 milyarlık Çin ürünü için 15 Eylül’de devreye sokacağı %5 ek gümrük vergisini 1 Ekim’e ötelemesi ve ardından Trump yönetiminin görüşmeleri sonuçlandırmak adına şu ana kadar uyguladığı gümrük vergilerini askıya alabileceğine dair açıklamalar piyasalar tarafından olumlu karşılandı. Çin de gelen adımlar karşısında ABD’den tarım ürünleri ithalatını yeniden gündeme getirdi. En yüksek ithalat miktarlarından birine sahip soya fasulyesi ile domuz eti gümrük vergisinden muaf tutulan ürünler arasına eklendi. Hafta başında Çin ile Arjantin arasında soya fasulyesi ve diğer ürünlerin satın alınması konusunda anlaşma imzalanmıştı. Trump yönetiminin özellikle 2020 seçimlerinde yükselen tarımsal ürün ihracatı ile tarım sektörünün oylarına talip olduğu biliniyor. Karşılıklı gelen adımlar sonrasında ekim ayı başında sürecek olan görüşmelere dair beklentiler artacaktır.

 Haftanın diğer ana gündem maddesi Avrupa Merkez Bankası (ECB) faiz kararıydı. 2012 periferi ülkeler krizi sonrasında politika faizi haline gelen deposit faizde 10 baz puan indirim beklentisi piyasa oyuncuları tarafından fiyatlanmıştı. Varlık alımı yolu ile parasal genişleme yönünde atılacak adıma dair beklentiler ise daha çok ekim ayına kaymıştı. Bankanın bu konuda sinyal verebileceği ve ekim ayında ilk adımı atması öngörüler arasındaydı ancak görev süresinin son döneminde olan başkan Draghi önderliğindeki ECB çok daha güvercin bir tavır takındı. Banka faiz indirimi ile birlikte kasım başından başlayarak aylık €20 milyarlık varlık alımı gerçekleştireceğini açıkladı. Aylık varlık alım miktarı beklentilerin altında gibi görünse de basın toplantısında gelen “gerektiği sürece” düşük faiz politikası ile varlık alım programının süreceği açıklaması ve enflasyonda yukarı yönlü hareketin başlaması için 2021 yılının beklenebileceğinin belirtilmesi 24 aylık diğer bir ifade ile €480 milyarlık varlık alımını işaret ediyor. Bu tutar ortalama piyasa beklentisi olan €360 milyarlık varlık alım paketinin (12 ay ve €30 milyar/ay) hayli üzerinde. Geniş fikir birliği ile alınan paket kararı ve toplantıda gelen açıklamalara piyasanın tepkisi gayet net oldu ve euro üzerinde baskı artarak EUR/USD paritesi 1,09 seviyesinin altına gevşedi. Ancak ticaret görüşmeleri ile ilgili gelen olumlu açıklamalar piyasa oyuncularının riskli varlıklara yönelmesini sağlarken EUR/USD paritesinde bir kez daha 1,10 seviyesinin üzerini gördük. Ticaret görüşmelerinin piyasa üzerinde ne denli önemli bir etkiye sahip olduğunu bir kez daha teyit etmiş olduk.

 ABD verilerine göz attığımızda hafta içinde açıklanan çekirdek enflasyon verisinin %2,4 ile son bir yılın zirvesine yükseldiğini görüyoruz. Geçtiğimiz hafta ISM hizmet verisi fiyat alt endeksi enflasyonda toparlanma sinyali vermişti ve ortalama saatlik gelir (AHE) beklentilerin üzerinde artış göstermişti. FED faiz indirimi süreci için bu kritik verilerin yükselişini sürdürüp sürdürmeyeceği önemli olacak. Yıl başında faiz artırımını gündemde tutan piyasaların kısa sürede nasıl yön değiştirdiğini görmüştük.

 ECB’nin paketine karşı çıkanlardan biri olan Almanya’da ise olası resesyon ihtimaline karşı ekonomiye destek paketi bir kez daha gündeme geldi. Daha önce €50 milyarlık bir harcama paketinin gündeme geldiğini izlemiştik. Geçtiğimiz hafta 2023 yılına kadar öngörülen bütçe rakamlarında revizyona gidilebileceği haberleri gündemde ön sırada yer aldı. 

Görünen o ki Almanya da verilerdeki zayıflamalara karşı adımlarını sıklaştırıyor.

İçeride TCMB faiz kararını izledik. Piyasa beklentisinin biraz üzerinde 325 baz puan gelen indirim ile politika faizi %16,5 seviyesine çekildi. Faiz indiriminin yanı sıra bankanın”Gelinen noktada, mevcut para politikası duruşunun hedeflenen dezenflasyon patikasıyla büyük ölçüde uyumlu olduğu değerlendirilmektedir.” açıklaması faiz indirim sürecinin sonuna yaklaşıldığı şeklinde algılandı ve TRY sepet karşısında değer kazandı. Ancak enflasyon beklentileri göz önüne alındığında reel faizin düşüşünü sürdürdüğünü görüyoruz ve bu durum önümüzdeki dönem kur hareketleri üzerinde belirleyici bir parametre olacaktır.

Bu hafta FED haftası ve gözler faiz indirimi beklenen bankada olacak. İndirim büyük ölçüde fiyatlanırken bankanın yeni bir iletişim kazasına sebebiyet verip vermemesi de önemli olacak. Zira son adımlar sonrasında basın toplantısında gelen açıklamalar güvercin olarak görülmemiş ve başkan Powell’ın ifadelerini doğu seçmediği spekülasyonları öne çıkmıştı. Bunun yanı sıra ABD’de Empire State imalat endeksi ile sanayi üretimi ve Almanya’da ZEW endeksi takip ediliyor olacak. Euro bölgesi enflasyon verisi ise beklentilerin zayıflığı nedeniyle sürpriz yapmaktan uzak görünüyor.

Yayın Komitesi

Prof.Dr.M.Başaran Öztürk (Komite Başkanı)

Dr.Batuğhan Karaer

Prof.Dr.İlhan Küçükkaplan

Doç.Dr.E.Savaş Başcı

Doğuş Erdoğan