FİNANSAL PİYASALARA BAKIŞ 9

FİNANSAL PİYASALARA BAKIŞ 9

Hafta FED haftası olarak başladı ve FED haftası olarak sona erdi.

Çarşamba günü açıklanan Fed faiz kararı öncesinde piyasa oyuncuları repo piyasasındaki hareketleri izledi. Günlük ortalama 3 trilyon USD’nin el değiştirdiği piyasada likidite daralması sonrasında faiz oranı yükseldi. 2008 krizinde sert yükelişlerin izlendiği repo piyasasındaki yükseliş piyasayı ilk etapta tedirgin etse de gerek arkasındaki nedenler gerek FED’in arka arkaya müdahaleleri ile piyasa büyük ölçüde stabilize oldu. Salı günü faizlerin 10% seviyesine yükselmesi sonrasında FED salı günü 53 milyar USD, çarşamba, perşembe ve cuma günleri de 75’er milyar USD tahvil alım yaparak piyasaya likidite enjekte ederek faizleri aşağı çekti. Dalga boyunun her geçen gün azalmasına rağmen faiz hareketleri günlük bazda likiditeye ihtiyacı işaret etti. Bu döneme özel görünen likidite daralmasının arkasında iki sebep öne çıkıyor. İlki ABD’de vergi ödemelerinin vadesinin gelmesi ve bu nedenle şirketlerin nakde ihtiyacının olması. Bir diğeri de devlet tahvillerine dair kupon ve anapara ödeme dönemlerinin yoğunlaşması olarak gösteriliyor. Sebepler her ne kadar geçici görünse de piyasa oyuncularının tepkisi merkez bankalarına halen ne denli bağımlı bir dönemde olduğumuza işaret ediyor.

FED toplanrısına dönecek olursak şerhlerin ön plana çıktığı bir toplantıyı bitirdiğimizi görüyoruz. Daha önce konuşmalarında birçok defa dile getiediği gibi St.Louis FED başkanı Bullard 50 baz puan indirimden yana oy kullanırken 2 üyenin faiz indirimine karşı oy kullandığını görüyoruz. Beklendiği gibi 1,75% – 2% seviyesine çekilen hedef faiz aralığına rağmen faiz patikasını takip ettiğimiz noktalar (dot) geleceğe dair soru işaretlerini beraberinde getirdi. Zira gerek 2019 gerek ilerki yıllar için %1,625 seviyesinin altında bir faiz beklentisi yok. Bu da bir faiz indirimi ihtimalini masada tutsa yılın kalanında iki faiz indirim beklentisini önemli ölçüde düşürüyor. 7 katılımcı %1,625 seviyesinden yana oy kullanırken 5 üyenin mevcut seviye olan %1,875 ve 5 üyenin de mevcut seviyenin üstü olan %2,125’ten yana olduğunu gördük. Bu beklentiler FED’in her ne kadar faiz indirimine gitse de şahin duruşunu da kaybetmediğinin göstergesi. Açıklamalarda da ABD ekonomisinde büyümenin devam ettiği ancak asıl riskli alanın yurtdışı olduğu satır aralarında rahatlıkla okundu. Öte yandan toplantıda repo piyasasının da göz önünde bulundurulduğuna dair bir karar geldi, zorunlu karşılıklar üzerinde kalan depositlere uygulanan faiz oranı (IOER – interest rate on excess reserve) ekstra 5 baz puan indirim ile 1,80 seviyesine çekildi.

Hafta boyunca izlenen diğer volatil enstrüman petroldü. Geçtiğimiz hafta Suudi Arabistan’daki iki büyük üretim sahasına yapılan saldırı sonrasında %57 üretim kaybına sebep olunmuştu. Brent petrol haftaya sert yükseliş ile 70 USD üzerinde başladı. Açılıştaki %20 civarındaki yükselişte stoplanan uzun pozisyonların da (long squeeze) etkisinin olduğunu gördük. ABD’nin stratejik rezervleri gerekmesi halinde devreye sokacağı haberi ile Suudi Arabistan’ın offshore sahaları yeniden aktif hale getirebileceğini açıklaması piyasanın kısmen de durulmasını sağladı ve fiyatı 65 USD- 70 USD bandına çekti. Ülkenin petrol şirketi Aramco’nun üretimdeki sorunun haftalar alabileceğini iletmesinden sadece bir gün sonra eylül ayı sonuna kadar üretimin normal seviyeye çıkarılacağını açıklaması fiyat üzerindeki etkinin daha da azalmasını sağladı. Saldırı ile ilgili olarak ABD İran’ı suçladı ve ABD başkanı Trump Hazine’ye yaptırımların artırılması talimatını verdi. Saldırı öncesinde piyasalarda ABD’nin İran’a yönelik yaptırımları azaltabileceği spekülasyonu brent petrolü 60 USD altına itmiş ve İran petrolünün yeniden piyasaya dönebileceği beklentisi öne çıkmıştı. Son gelen açıklamalar en azından kısa vadede yaptırımların süreceğini teyit etti. Brent petrol son gelişmeler neticesinde İran hikayesini elinde tutarak 65 USD civarında haftayı kapattı. Ancak gelecek döneme ait resesyon beklentileri, ticaret görüşmelerine dair endişeler ve OPEC+ grubundan yeni bir adım beklentisinin olmaması ile yukarı yönlü hareketi kısıtlayıcı olabilir.

Hafta başında Çin’de açıklanan perakende satışlar, endüstri üretimi, yatırımlar ve PMI veriler, beklentilerin altında kalarak hayal kırıklığı yarattı. Verilerdeki bozulmanın boyutu global büyümeye dair soru işaretlerini artıracak cinsten. Bu noktada Çin Merkez Bankası’nın (PBOC) adımları dikkatle takip ediliyor. PBOC’nin piyasa yapıcı bankaları daha ucuza fonlamak adına yapısal değişikliğe gitmesinin ardından piyasada yeni adımların geleceği beklentisi mevcuttu. Zorunlu karşılıklarda gelen indirimlerin ardından faiz indirim beklentisi de güçlenmişti, Cuma günü banka bir yıl vadeli referans faizini 5 baz puan indirim ile 4,20 seviyesine çekti. 5 yıl vadeli referans oranda ise değişiklik yapmadı. Bu adım beklentileri karşılamaya yetmedi. Offshore yuan USD karşısında 7,07 seviyesine doğru değer kaybı yaşadı. Geçtiğimiz ay parite 7,20 seviyesine yaklaşmış ve ABD Çin’in kur manipülatörü olduğuna dair resmi şikayette bulunmuştu.

İçeride gündemde öne çıkan iki gelişme var. İlki BDDK’nın enerji ve inşaat sektörlerine verilen toplam 46 milyarlık krediyi takibe alınan  kredi listesine alınmasını istemesinin ardından bankaların ortak bir adım atabileceği belirtiliyor. Bankaların bilançolarındaki batık ancak tahsilat imkanı yüksek krediler için varlık yönetim şirketi kurma konusunda çalıştıkları belirtildi. Diğer konu ise TCMB’den gelen zorunlu karşılıklar ile ilgili karar. TCMB yabancı para mevduatlara uygulanan zorunlu karşılık oranını tüm vade dilimlerinde 100 baz puan artırdı. Bu adım piyasadan aşağı yukarı 2 milyar USD gibi bir tutarın piyasadan çekilmesi anlamına geliyor. Bankanın son faiz indirimi sonrasında döviz sepetinin dar bantta kalması ve önemli bir değer kaybı görülmemesi sonrasında yeni adımlar geliyor.

Bu hafta ABD’de büyüme rakamı izlenecek.İkinci çeyreğe ilişkin olarak final büyüme verisinin %2 seviyesinde olması bekleniyor. Bilindiği gibi ABD’de büyüme verisi her bir çeyrek için 3 kez açıklanıyor ve son veri final olarak adlandırılıp kayıtlara alınıyor.

Yayın Komitesi
Prof.Dr.M.Başaran Öztürk (Komite Başkanı)
Dr.Batuğhan Karaer
Prof.Dr.İlhan Küçükkaplan
Doç.Dr.E.Savaş Başcı
Doğuş Erdoğan




Bülteni pdf olarak indir