29 Tem Finansal Piyasalara Bakış
Global piyasalara bu yıl tatil görünmüyor. Yılın ikinci yarısında önde gelen merkez bankalarından gelen ve para politikalarında yön değişikliğine işaret eden açıklamalar sonrasında piyasalarda volatilitenin arttığını izledik.
Önceki hafta Amerika Merkez Bankası (FED) başkanı Powell’ın para politikasında artan resesyon kaygıları nedeniyle genişleme yönünde adımlar atabileceğini açıklaması ve ardından alınan politika kararlarının uygulama noktası olması açısından özel bir yere sahip olan New York FED’in başkanının 50 baz puan indirime işaret etmesi global çapta merkez bankalarının yeniden ana oyuncu haline geleceğinin önemli işaretleriydi.
Yoğun geçen haftada gerek ABD gerek Euro bölgesinde zayıflamayı sürdüren veriler ile Avrupa Merkez Bankası (ECB) faiz kararı öne çıktı. Banka beklenildiği üzere mevcut durumda ana para politikası aracı olarak kullandığı deposit faiz oranında değişikliğe gitmese de Eylül ayında indirim için sinyal verdi. Ancak piyasa oyuncularının asıl merak ettiği nokta ECB’nin varlık alım programını genişletip genişletmeyeceği ve genişletmesi durumunda yerel yönetimlerin çıkardığı borçlanma araçlarının payının artırılıp artırılmayacağı yönünde. ECB faiz toplantısı sonrasında başkan Draghi’nin gerekli adımların atılacağına yönelik açıklaması gerek faiz gerek varlık alım programına ilişkin olası değişikliklerin masada olduğunu gösteriyor.
İçeride ise başkan değişikliği sonrasında TCMB’nin faiz kararı merak konusuydu. Toplantı sonrasında makro ekonomideki gelişmeleri ayrıntılı bir şekilde inceleyen metin beğeni topladı. Piyasa analistlerinin ortalama 250 baz puan indirin beklediği toplantıda ise 425 baz puan ile beklentilerin üzerinde bir faiz indirim adımı geldi. Bu adım para politikası adımları için önümüzdeki döneme dair fikir verirken enflasyon beklentilerindeki düşüşü yansıtması açısından önemliydi. Diğer bir önemli nokta da beklentilerin üzerinde gelen indirime rağmen TL’nin değer kazanımıydı. Dün gerçekleştirilen enflasyon raporu sunumunda enflasyon görünümünde iyileşmenin devam ettiği ve para politikasında temkinli duruşun sürdürülmesi gerektiği belirtildi. Kritik öneme sahip başlık ise bankanın amaç ve araç bağımsızlığını birbirinden ayırmak gerektiği açıklamasıydı. Başkan Uysal bankanın amacının hükümet ile belirlendiğini ve bu hedefe yürüme noktasında araç bağımsızlığının bankaya ait olduğunu vurguladı.
FED faiz kararı önümüzdeki döneme dair önemli bir belirsizlik yaratması açısından öne çıkıyor. Piyasa beklentisi olan 25 baz puanlık indirimin ardından basın toplantısında başkan Powell “faiz indirimi orta vadeli politikanın uyarlaması/iyileşmesi amacı ile yapıldı, bu uzun vadeli bir faiz indirim sürecine işaret etmemeli” cümlesi ile mevcut adımın süreklilik arz etmeyebileceğine işaret etti. Yellen’ın başkanlığı döneminde iletişim kanallarının doğru kullanılarak olması gereken mesajların piyasaya verilmesi noktasında atılan önemli adımlar Powell döneminde kesintiye uğramış görünüyor.Toplantı notlarında hane halkı harcamalarının güçlendiği ve enflasyondaki katılık haricinde ekonomide durumun iyi olduğuna işaret edildiği görülüyor. Çin ve Euro bölgesi ekonomilerindeki riskler ile ticaret görüşmelerinin yarattığı belirsizlik tutanakları dengelemesi açısından önemliydi. Diğer bir önemli nokta da FED’in ECB’nin atacağı adımları takip ediyor olacağı. Euro bölgesi ekonomisindeki durgunluğu ön sıradaki risklerden biri olarak gören FED Eylül kararı öncesinde ECB’nin adımını takip edeceğini belirterek oyun kurucu görevini bir nebze de olsa ECB’ye bırakmış görünüyor.
FED faiz kararı her ne kadar ön planda olsa da G20 zirvesinde ticaret görüşmelerinin yeniden başlaması yönünde karar alan ABD ve Çin’den ilk adım attı. Konu ile ilgili en üst düzeyde bürokratların yer aldığı görüşmeler sonrasında önemli bir açıklama gelmedi ancak Eylül ayında tarafların yeniden bir araya geleceği belirtiliyor. Görüşmeler başlanmasının hemen ardından Trump’ın attığı tweet görüşmelere gölge düşürse de önceki dönemde takındığı tavır nedeniyle sürpriz olarak karşılanmıyor.
Düşük işsizliğe rağmen FED’in beklediği ancak bir türlü gerçekleşmeyen ücretlerde artış hızının istenilen seviyeye gelmemesi ABD’de enflasyonun hedefin üzerine hareketini engelleyen ana etken olduğu görüşü hakim. Bu noktada enflasyon verisinden öte işsizlik veri setinde yer alan ortalama saatlik ücret (AHE-average hourly earnings) alt verisi Cuma günü takip edilecektir. FED kararı sonrasında gelecek veri gerek Eylül gerek Aralık ayı faiz kararları fiyatlamasında öne çıkacaktır.
Gündemin yoğun olacağı haftada ABD’de ve etki alanının global çapta olacağı düşünüldüğünde diğer ülkelerde faiz patikasının nasıl şekilleneceğini izliyor olacağız.